Kitap Yorumu: Sen Olmasaydın Ben Ne Yapardım | Guillaume Musso

Orijinal adı: Que serais-je sans toi?
Yazar: Guillaume Musso
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa: 256





Fransa'nın en çok satan yazarı Mussodan hayata ve aşka dair umut dolu bir roman.
Herkes ikinci bir şansı hak eder…
Gabrielle hayatının iki erkeği arasında kalan genç bir kadın.
İkisi de kalbinde derin bir boşluk bırakarak yıllar önce yaşamından çıktı. Ama bugün geri döndüler. Biri babası diğeri sevgilisi. Biri ünlü bir hırsız diğeri onun peşinde bir polis. Ölümüne bir mücadele içindeler. Ve Gabrielle bir seçim yapmak zorunda.


Mussodan yine hayata aşka dair umut dolu bir roman.


Musso ile yeni yeni tanışmama rağmen yazara hayran olduğumu her yerde söylüyorum. Şu ana kadar üç kitabını ayrı ayrı zevk duyarak okudum, diğer ikisi de başucumda okunmayı bekliyor. Sen Olmasaydın Ben Ne Yapardım sahafın tekinde bulup ele geçirdiğim bir kitaptı, iyi ki de almışım.

Gabrielle ve Martin gençliklerinde birbirlerine aşık olmuş ama daha sonrasında Fransa'ya dönmesi gereken Martin'in durumundan dolayı araları açılmış bir çift. Daha sonrasında da Martin'in çağrılarına geri dönmeyip kalbini kıran Gabrielle ile kaderin garip cilvesiyle yıllar sonra tekrar buluşuyor ama bu sefer asıl peşinde olduğu Gabrielle'in babası. 

Martin Fransa'da polis olup narkotikte uzun süre çalıştıktan sonra sanat hırsızlığı birimine atanıyor. Zaten sanat tarihi okuduğu için aslında burası tam onun çalışabileceği bir bölüm. Hedefi de belli: Ünlü hırsız Archibald McLean'ı tek başına yakalamak. Hatta adamın sistemini çözmüş, köşeye kıstırmış ama yine de elinden kaçırıyor. Çünkü hesaba katmadığı şey bu yaşlı hırsızın da onu araştırmış olduğunu bilmemesi.

Archibald sırf zevk için çalanlardan. Hastalık gibi, zaman zaman yapması gereken bir şey. Ayrıca çok zeki, yıllardır fotoğrafını bile çekmeyi başaramamışlar. Çaldığı her esere de büyük bir saygıyla yaklaşıyor. Ama geçmişinde birkaç sorun var. Bunlardan dolayı da doğduğundan beri kızıyla tek kelime etmemiş, kızı ise onu ölü sanıyor. Ama kalan zamanları kısalırken Archibald artık kızının hayatına girmesi gerektiğini anlıyor.

Gabrielle, Martin'den sonra adam akıllı bir aşk yaşayamamış ve ortalama bir hayat sürmüş. Yeni olaylar neticesinde hayatına giren Martin'i ise bir daha bırakmak istemiyor. Aralarında kalan sırları ve kırgınlıkları düzeltmeleri gerekiyor, tabi yaşanacak dramalar kitabın son bölümlerinde daha etkili.

Kitabın sonlarına doğru işler koşuşturmacaya dönüşüyor. Son bölümlerdeki "koma" muhabbeti ile kitap buruk bir şekilde bitse de aslında kitabı bitirdiğinizde yine yüzünüzde sevimli bir ifade oluyor. Bu kitapta biraz "sihirli gerçeklik" diye tabir edebileceğimiz kısımlar var, kitabı okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Ama tabi ki her Musso kitabında olduğu gibi, kurgudaki tüm garip rastlantılar size hoş bir vakit geçirtiyor. Benim de yazara gitgide daha da takmama neden oldular diyebilirim.


Yazarın diğer kitabı için: Meleğin Çağrısı



Yorum Gönder

0 Yorumlar