Kitap Yorumu: Katya'nın Yazı | Trevanian



Orijinal adı: The Summer of Katya
Yazar: Trevanian
Yayınevi: E Yayınları
Sayfa: 191



Yarattığı kahramanlar kadar gizemli bir yazar. Kim olduğunu yalnızca yayıncısı, nerede olduğunu ise yalnızca kendisi biliyor. Şu anda hangi adreste oturduğu ise herkesten gizli...

"Herkesin kimliğini merak ettiği yazar bu kez de Bask bölgesini mekan seçmiş romanına. Genç bir doktor Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğinde hayatının ilk aşkını yaşıyor...

Ve bu olağanüstü öyküyü İkinci Dünya Savaşı öncesinde anımsadığı şekliyle anlatıyor. Bir aşk romanı görüntüsünde, insan ruhunun derinliklerine iniyor. Umulmadık dönüşlerle sürprizli bir son hazırlıyor."

Geçmişte okuyup çok etkilendiğim romanlara dönüp bir şeyler yazmak istiyorum bu ara. On Küçük Zenci'den sonra beni bir o kadar şaşırtan diğer bir kitaba geçeyim madem dedim. Trevanian'ı aslında ilk olarak Şibumi kitabı ile tanıdım. O da çok ilginç ve karmaşık bir kitaptı, Katya'nın Yazı da aynı şekilde öyle.

Katya'nın Yazı aslında bir aşk hikayesi.  Birinci Dünya Savaşı sıralarında geçiyor, dönem aynen yansıtılmış, karakterimiz genç doktor ise kıza deli gibi vurulmuş.

Üzerinden çok zaman geçtiği için detaylar resmen silinmiş hafızamdan ama kızın karışık bir ailesi ve aralarında sakladıkları bir sır olduğunu hatırlıyorum. Sır tabi ki kitabın sonlarında açığa çıkıyor ama genç doktorla birlikte inanılmaz bir şekilde şok oluyorsunuz, bu kısım aklımdan istesem de silinemez bir yer.

Trevanian yazar olarak da çok garip biri. Adam hakkında adam gibi bilgi yok, fotoğraf olarak silik bir resim ya da çizim bulabiliyorsunuz. Şibumi kitabında da fotoğrafı çekilemeyen bir katili anlatıyordu yazar, tıpkı kendisi de onun gibi. Ve garip bir düşünce yapısı olduğunu düşünüyorum. Şibumi garipti, bu gerçekten çok daha ilginç bir kurgu. Siz sadece bakıyorsunuz kitabın sonunda, emin olun.

Yine annem kaynaklı bir öneriyle başladığım kitap. Kendi hangi kitabı unutamadıysa bana da okutmuş orası kesin, ama bu gerçekten okunulası ve şaşırtıcı bir kitap. Hala aklım ermiyor sonuna, düşündüğümde de "vay anasını, ne sondu öyle" diye düşünürüm. Heralde okuduğumda ortaokulda felandım ama hala aklımdan çıkmıyor. Bu garip yazarla tanışmak için güzel bir kitap diyebilirim.




Yorum Gönder

0 Yorumlar