Kitap Yorumu: Küçük Bir Hayal Kur | Susan Elizabeth Phillips (Chicago Stars, #4)

Orijinal adı: Dream a Little Dream
Yazar: Susan Elizabeth Phillips
Yayınevi: Pegasus
Sayfa: 448


Bir anne çocuğu için her şeye göğüs gerebilir:
geçmişin acı verici anılarına, aşağılanmaya.
Peki aşkından vazgeçebilir mi?

Rachel Stone kötü anılarla ayrıldığı kasabasına, bozuk arabasıyla ve beş parasız geri döner. Üstelik bu kez yanında oğlu da vardır. Ama kötü şöhrete sahip bu inatçı genç dul, bir savaşçı olmayı öğrenmiştir… ve oğlunu korumak için her şeyi yapmaya hazırdır.

Tek isteği yalnız kalmak olan Gabe Bonner, hayatına ansızın giren bu güzel yabancıdan hoşlanmaz ama huysuz ve başını derde sokma konusunda oldukça yetenekli kadın, belki de Gabe’i aşka inandırabilecek tek kişidir.

Duygularını yitirmiş bir adamın, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir kadınla buluştuğu Salvation, Kuzey Carolina’ya hoş geldiniz… Burada hayaller gerçeğe dönüşüyor!

SEP'i bir hayli severim, her zaman da söylerim. İşte yeni kitabının çıktığını gördüğümde önce bir sevinç dansı yaptım sonra kitabı ele geçirme planımı başarıyla yerine getirdim. Bir önceki kitapta diğer Bonner kardeş Cal'ın fizik profesörü Jane'e kapılışını okumuştuk. Bu sefer de karısını ve oğlunu kaybeden Bonner kardeşi Gabe'in kasabanın nefret edilen kadının tutulmasını okuyoruz.

Bir önceki kitabı hatırlarsanız Cal, iğrenç mi iğrenç bir eve yerleşiyordu. Her yerde heykeller, garip garip renkler felan vardı. İşte o ev kızımız Rachel'ın eski evi. Kocası bir tarikat lideriydi, Rachel da ona yıllar önce kanıp evlenmişti. Kanıp diyorum çünkü adam aslında dolandırıcının tekiydi ve polisten kaçarken uçak kazasında ölmüştü. Rachel ise o günden sonra kocasının ölümünden sorumlu tutuldu. Tarikat üyelerine göre pahalı zevkleri olan Rachel idi ve kocası da onun bu isteklerini yerine getirmek için para akladı dendi.

Yıllar sonra kasabaya dönmek zorunda kaldı Rachel ve bütün kasaba ona karşı cephe aldı. Küçük oğlunu aç bırakmamak için sürekli çalışmak zorunda kalsa da paraları suyunu çekmek üzereydi. İstemeye istemeye geri dönerlerken araba da arıza çıkardı. Bütün bu şanssızlıkları Gabe Bonner ile rastladıklarında tersine dönmeye başladı neyse ki.

Gabe karısı ve oğlunun ölümünü atlamadığı için hayatla pek ilişiği olmayan, sessiz bir adam. Sinirli de aslında, ama hiçbir şey umrunda değil. Yazlık sinemaların kullanılmadığı bir dönemde dahi bütün dikkatini eski bir yazlık sinemayı adam etmeye adamış. Rachel'dan ve de küçük oğlundan hiç hoşlanmasa da kadının bitmeyen ısrarları ve de bir hayli kötü durumu yüzünden onu işe alıyor. Rachel gerçekten de ağır işler yapıyor ama yemek yemeden ve dinlenmeden çalıştığı için de sık sık bayılıyor. Çünkü vefakar anne bulabildiği her yemeği oğluna veriyor. Gabe de durumu biraz daha iyi hala getirmeye çalışıp onlara hem kalacak bir yer buluyor, hem de kadını gözü önünde beslemeye başlıyor.

Gabe kadının çocuğuna bir türlü alışamıyor, çocuk da ondan korkuyor ve bu durum Rachel'a göre neden Gabe ile düzgün bir ilişki kuramayacağının kanıtı. Tabi ki günler geçtikçe hem bir sürü şey yaşıyorlar hem de Gabe'in ailesi yavaş yavaş Rachel'ı itelemekten vazgeçiyorlar. Kasabada Rachel'a en çok kin duyanın kim olduğunu öğreniyoruz ve nihayetinde ikili bir araya gelirken Rachel da kasabayla barışıyor. Hayat mucizelerle dolu.



Yorum Gönder

0 Yorumlar