20. ÜKG Blog Turu: Acıtan Güzellik | Georgia Cates


Veee işte yepyeni bir kitapla daha karşınızdayız. Bu kitap yurt dışında öyle böyle sevilmedi, okunmadı yani. Bu aralar kitap konuları benzer gibi gelebilir, ama her birinin hikayesi apayrı.

29.01 | Kitap Esintisi - Yorum




Üç ay sürmesi konusunda anlaşmışlardı… ama aşkları sınır tanımayacaktı.
Jack McLachlan nam-ı diğer Mağara Adamı, Avusturalya’nın en gözde bekârlarından milyoner bir şarap üreticisiydi. Başarısı, ünü ve zenginliği, romantik ilişkilerini karmaşık ve sorunlu bir hale getiriyordu, bu yüzden basitliği seçiyordu: isimsiz, kısa ilişkiler.

Bu onun oyunu ve kurallarıydı. Ta ki Laurelyn Prescott hayatına girene kadar. Ateşli oyunun kuralları değişmek zorunda kaldı, çünkü genç kadın öncekilere hiç benzemiyordu. Amerikalı nefes kesici müzisyenle ilişkisi başladığı andan itibaren Jack’in ayakları yerden kesildi. Hiçbir şey planladığı gibi gitmemeye başladı ve Jack oyunun kurallarını birer birer kendi elleriyle yıkmak zorunda kaldı. Ve Laurelyn, Jack’in asla tahmin etmediği, mümkün olmayanı, mümkün kıldı.

Jack Henry McLachlan... Adı bile sizi titretti di mi? Okuyunca kendinizi kaybetmeniz bir hayli mümkün. Çünkü Jack; hödük değil, gıcık değil, öyle ukala da diyemeyiz. Hayallerinizdeki erkek resmen. Barda gördüğü esmer Laurelyn'e vurulmasa belki bir şansımız olabilirdi ama işte... Neyse kitaba geçelim.

Konusunu biliyorsunuz, 3 aylık bir anlaşma öneriyor Jack kıza. Kız da neden olmasın diyor, zaten evinden kalkmış gelmiş Avustralya'ya, vakit öldüremiyor garibim. Bir de en yakın arkadaşının abisi ona çok sulanıyor ve rahatsız oluyor. Jack'ten etkilendiği kadar ondan etkilenmediğinden bu durum canını çok sıkıyor. 3 aylık anlaşma sadece cinsel bir özelliğe sahip değil. Gayet birbirleriyle vakit geçirmekten hoşlanan iki insanı kapsıyor aslında. Ama birbirleriyle üç ay geçiren bu ikili aşık olmadan edemiyorlar tabi. Jack, önceki ilişkilerinden çok farklı olarak Laurelyn'i hayatının her kısmına sokuyor, hani ailesi ile dahi tanışıyor. Annesi özellikle bu ilişkinin en büyük taraftarı.

Tabi Jack erkeklere özgü anlama yavaşlığıyla Laurelyn'i elinden son anda kaçırıyor. Anlaşmanın en başlarındaki o gizlilik ve çekiciliğin aslında çok çok daha büyük bir şeye dönüştüğünü geç fark ediyor ne yazık ki. Laurelyn'in soyadını da öğrenmeyi akıl edemediğinden öyle bir kalakalıyor ki içiniz cız ediyor sonunda. Laurelyn'i nasıl bulacağı ve yetenekli bir müzisyen olan kızın hayatının ne kadar değiştiğini ise ikinci kitapta okuyacağız. Hani kötü bitti, açık kaldı, Jaaack diye suratınız asılacak biraz biliyorum.

Kitap çıktığından beri bir de Grinin Elli Tonu ile benzetmelere çıkıyor nedense. Bence hiç alakası yok. Tek benzerlik ikisinin de cinsellik içermesi o kadar. Bunda bdsm vs. yok, anlaşma çok daha detaylı, Jack Christian'dan çok çok farklı bir karakter... Ben hiç benzetemedim açıkçası. Kurgu bile çok farklı ilerliyor.

Kitaptaki tek sorun ise kurguda bazı yerlerde klişeliklerin olması. İlginç başladı, sonra bir yerde sıradanlaştı, en sonunda vurucu darbe indi. Devam kitaplarını bekliyoruz artık.

Çekilişe katılmayı unutmayın!
a Rafflecopter giveaway




Yorum Gönder

0 Yorumlar