Kitap Yorumu: Gökyüzünün Uzak Ucu | Kristan Higgins

Orijinal adı: All I Ever Wanted
Yazar: Kristan Higgins
Yayınevi: Koridor
Sayfa: 440


Callie küçük bir kızken doğum gününde aldığı ve "sonsuza dek mutlu yaşadılar" adını verdiği sandalyesini gelecekte hep evinin bir köşesine koyma hayali kuruyordu. Ancak otuzuncu yaş gününü hâlâ birlikte yaşadığı huysuz büyük babası ve tuhaf ailesiyle hiç hesapta olmayan bir şekilde kutlayan Callie'ye hayatının en kötü sürprizini çocukluk aşkı Mark yapmıştı. Kaybedilmiş bir aşk, vazgeçilmiş bir kariyer ve boşluk… Ta ki başını kaldırıp gökyüzüne bakıncaya dek. Gökyüzünü, kasabaya yeni taşınan Ian'ın gözlerinde görünceye dek. Bu gizemli adam Callie'nin yaralarını sarabilecek mi…

"Kristan Higgins öyle parlak bir yeteneğe sahip ki yürek burkan hikayelerde bile okuyucuları gülümsetmeyi başarıyor."
-Kirkus-

"Kristan Higgins sizi hayal kırıklığına uğratmayacak bir yazar."
-Romantic Times-


Kristan Higgins kitabı çıkmıııııış çığlığımı Yorumbaz ile paylaştıktan kısa bir süre sonra kendimi D&R'da kitaba yapışmış olarak buldum ve iki günde felan da okudum yani. Ya bu kadın ne yazıyor ki bu kadar seviyorsun diyenler için kendimi biraz açıklamaya çalışacağım.

İlk kitabı Geç Gelen Mutluluk'ta yazara hayran kaldım, ikinci kitabı belki onun kadar iyi değildi ama yine türünde çok iyiydi İkinci Şanslar Durağı. Hatta yorumuna buradan ulaşabilirsiniz. Kristan Higgins kısacası romantik komedi dehası. Öyle kurgular, karakterler yaratıyor ki okurken gülümsememeniz imkansız.

Bu seferki de beni bir hayli eğlendirdi, aslında klişelikler var ama çoook güzel yine de. Böyle bitirdiğinizde mutlu bitiriyorsunuz o şekil. Kitabın kadın karakteri Callie çok canayakın, sevimli ve eğlenceli bir kız ama Mark'a deli gibi aşık. Sorun şu ki çocukluğundan beri tanıdığı Mark ondan pek etkilenmiyor ve daha da kötüsü nişanlandığını duyuruyor. İşte o an motorlu taşıtlar dairesinde sırada beklerken patlıyor kızımız ve arkasındaki adam da ona biraz gıcık oluyor diyebiliriz.

Arkasındaki adam ise şehre yeni gelen veteriner çıkıyor ve yolları bir hayli kesişiyor. Ian'ın karısı onu başka bir kadın için terk etmiş, ay yazık la diyip acıyorsunuz. Sonrasında eksik olan sosyal yetenekleri gözünüze o kadar batmıyor. Callie onun bu eksik yönünü projeleriyle tamamlamaya çalışırken aynı zamanda özel hayatında da onu bir hayli geliştiriyor diyebiliriz. Ve Mark'a deli gibi aşık olduğunu sanarken aslında Ian'ın onun dünyası alt üst ettiğini anlıyor. Mark kimmiş, getirin Ian'ı!

Asıl olay bu ama anne ve babasının ilişkileri, kız kardeşi ve erkek kardeşinin olayları da var bir hayli. Cenaze evi işleten bir annesinin olması zaten yeterince garip, aile daha da garip. Bu yüzden güzel, bu yüzden okunası. Hani hep derim ya Noracığım bizden biri gibi karakter yaratır, Kristan da öyle. Bu tarzı sevenlerin özellikle okuması gereken yazarlardan deyip çekiliyorum. Yeterince anlatabildiğimi umuyorum tabi :D



Yorum Gönder

0 Yorumlar