27. ÜKG Blog Turu: Uçuşta | R.K. Lilley (In Flight, #1)


27. turumuzun konuğu erotik bir romans. Ayrıca bu tur Okyanus'un Sözleri yeni ÜKG kızı Melis'in de ilk turu olma özelliği taşıyor :D

Tur Programı
23.06 - Kitap Esintisi: Yorum
24.06 - Sevgili Kitap
24.06 - Kitap Hayvanının Günlüğü




Çekingen kabin memuru Bianca, milyarder otel sahibi James Cavendish'i gördüğünde zorlukla kazandığı bütün soğukkanlılığını kaybeder. Yüksek topuklu ayakkabıyla on bin metre yükseklikte şampanya tepsisini rahatça taşıyabilen bir kız için, ilk karşılaşmalarında dizlerinin bağının çözüldüğünü şaşkınlıkla fark etmiştir. Genelde soğukkanlı olan Bianca, James'in turkuaz gözlerine bakmaktan kendini alamaz. O gözlerde direnmenin imkânsız olduğu bir meydan okuma, bir vaat vardır. Oysa o, "hayır" demeye ve bunu gerçekten kastetmeye alışık bir kızdır.


Bianca, first classta görevli bir kabin memuru olarak süper modeller ve film yıldızlarıyla ilgilenmeye alışıktır ama James Cavendish, yakışıklılığıyla hepsini gölgede bırakmıştır. Aslında bu dehşet verici adam hakkında karşı konulamaz bulduğu tek şey görünüşü olsaydı, Bianca onu görmezden gelebilirdi. Ama aklını hiç olmadığı kadar başından alan şey, tanıştıkları andan itibaren Bianca'nın üzerinde kurduğu hâkimiyet ve onun gözlerinden okuduğu zevk ile acı vaadidir.


 Kabin memuru Bianca geçmişinde bir sürü acı çekmiş, yıllarca kimseye açılamamış, en yakın arkadaşı ve tek ailem dediği Stephan ile yıllardır yan yana büyümeye çalışmış bir kız. Genellikle business class kısmında çalışan Bianca, bir süredir aynı yolcunun onun uçuşlarında olduğunu ve sürekli onu izlediğini keşfeder. Tabi ki bu inatçı, uslanmaz, yakışıklı CEO James Cavendish'ten başkası değildir.

James Cavendish de gençliğinde bir sürü badire atlatmış. Bianca ise yeni itaatkarı olmaya en iyi aday. İtaatkarı evet çünkü Bay Cavendish yatak odasında işin bdsm kısmından hoşlanıyor. Yeri geldiğinde tabi ki yumuşak başlı bir aşık da olabiliyor. Tecrübesiz kızımız ise daha en başından James'in dünyasına istekli bir şekilde atlıyor.



Bianca'nın tek huzursuzluğu adamdan fazlaca hoşlanmaya başlaması. Hiçbir şekilde gerilmiyor, hatta geçmişini düşünürsek Bianca ile siz de bu duruma şaşıyorsunuz. James'in onunla sadece gizli saklı bir ilişkiye girmesi de canını sıkan başka bir etmen. Ama onun dışında bütün dünyası tepetaklak oluyor.

James Cavendish ise hiçbir kadına geçici heveslerden başka bir şey hissetmemiş ama gelin görün ki Bianca için deli oluyor. Kıskanıyor, istiyor, kısıtlıyor - tabi Bianca buna uymuyor - ve en sonunda imkansız gerçekleşiyor ve aşık oluyor. Evet tamam, buralar biraz tanıdık geliyor ama bu CEO biraz farklı bir CEO. Bianca'nın ressamlığına da vuruluyor. Gerçekten iyi bir yeteneği olan Bianca biraz çekiniyor, okula gitmemiş vs. ama yetenekli olduğunu da pek görememiş bunca zaman.

Bianca'nın geçmişi sorunlu demiştim ya, gerçekten olayın asıl iskeletini oluşturan bu şey bir hayli sert. Hayatı boyunca onu koruyup kollaması gereken kişiden deli cengiz bir kaçışı var Bianca'nın. Ama işte ufak bir hata bu sefer fiziksel olarak da dünyasını alt üst edecek ve siz de kitabın sonunda "yok artık" diyeceksiniz evet.

Klasik bir erotik romans gibi ilerlerken son sayfalara doğru elinizden kopamayan bir kitaba dönüşüyor Uçuşta. İşin içine biraz atraksiyon girince ben şahsen bırakamadım. Eğer türü sevmiyorsanız kesinlikle tavsiye etmem, çünkü o +18 ibaresi kesinlikle yerini hak ediyor kitabın arkasında. Her bölüm ile James Cavendish ile biraz daha tanıştığımız kitaba türün severleri koşabilir tabi ki :D







Yorum Gönder

0 Yorumlar