Kitap Yorumu: Welcome To Sugartown | Carmen Jenner

Yazar: Carmen Jenner
Yayın: Self-published
Sayfa: 255
Türkçe edisyon: Yok.


Ana Belle never wanted anything more than to hang up her apron, jump on her Vespa and ride off into the sunset, leaving Sugartown in the dust.

Elijah Cade never wanted anything more than a hot meal, a side of hot arse and a soft place to lay his head at night where he could forget about his past.

But you know what they say about wanting: you always want what you can’t have.

Nineteen year-old virgin Ana is about to discover that’s not quite true because a six foot three, hotter than hell, tattooed, Aussie sex god just rode into town. He’s had a taste of her pie and he wants more– no really, Ana bakes pies for a living, get your mind out of the gutter.

She’d be willing to hand over everything tied up in a big red bow, there’s just one problem; Elijah has secrets dirtier than last week’s underwear. Secrets that won't just break Ana’s heart, but put her life at risk, too. When those secrets come to light, their relationship is pushed to breaking point.

Add to that a psychotic nympho best friend, an overbearing father, a cuter than humanly possible kid brother, a wanton womanizing cousin, the ex from hell, and more pies than you could poke a ... err ... stick ... at.

And you thought small towns were boring.

Welcome to Sugartown.


Sugartown diyince, böyle herkesin herkesi sevdiği, birbirlerine yardım ettiği şirin bir kasaba hayatı bekliyorsanız üzgünüm ama çok yanılıyorsunuz. Biker (motorcu) çetelerinin sıklıkla görüldüğü, hatta bir çetenin karargahı sayılabilecek bir kasaba orası. Bu çete üyelerinden Bob'un kızı da bizim asıl kadın karakterimiz Ana Belle. Kulağa sanki şarkı ismiymiş gibi gelen bir adı olsa da çok şirin, çıtıpıtı bir kız yine diyemeyiz. Daha ilk günden kasabaya yeni gelen ve babası için çalışmaya başlayacak olan Elijah'a güzel bir eşek şakası yapıyor.

Elijah geçmişini arkasında bırakmaya çalışan, Angel's Hell isimli başka bir biker çetesinin üyesi. Hapse girmiş çıkmış, sevdiklerini kaybetmiş biri. Ana'yı istemeye hakkı olmadığını düşünse de onsuz yapamayacağını hissediyor ve babasının uzak dur emrine rağmen kıza yaklaşıp onu cezbetmeye başlıyor. Ana zaten gördüğü andan beri ondan etkileniyor, çocuğun uyarılarına kulak asmadan kendini ona veriyor. Zaten kasabada hakkında dolaşan iğrenç bir dedikodu var, kimseyi tınlamıyor.

Elijah'ın geçmişi bir anda önlerine çıkıyor ve Ana'yı Elijah'ın asıl yüzüyle de tanıştırıyor. Sevdiği kız için her şeyi yapabilecek olan Elijah bunun için Ana'nın gözleri önünde çete üyelerinden birini öldürüyor. Bu daha başlangıç aslında, devamını da okuyun derim. Ana bunun üzerine çocuktan soğumaya başlıyor, aslında sevse de gördüklerini hazmedemiyor, zaten tacize uğrayışı da aklında. İkili perişan halde ortalıkta geziyorlar, en kötüsü de Ana Elijah'ın başka bir kızda kendini unutmaya çalışmasını görünce oluyor.

Araları böyle nane molla iken Ana'nın başına kitapta okurken gözlerimi pörtleten bir olay geliyor: Tecavüze uğruyor. En yakın arkadaşı çatlak Holly'nin ısrarlarıyla gittiği bir partide Scott isimli lise arkadaşıyla - ki hakkındaki dedikoduları başlatan da bu - yalnız kalınca başına gelmeyen kalmıyor. Olayın arkasından kendini Elijah'ın odasına atınca da Elijah tabir yerindeyse kuduruyor ve kan isteği ile Scott'ın evine gidiyor. Tam öldürecekken kendini tutuyor ve belki de daha kötüsünü yapıyor: Scott'ın organını kesiyor.  Evet kesiyor bildiğiniz. Tezat bir şekilde bir hayli ben güldürse de Elijah'ın cezası 1 yıl hapis oluyor, ama iyi halden 6 ayda çıkıyor.



Oğlan hapisteyken Ana bir kere olsun onu aramıyor, görmeye gitmiyor. Babası Bob, oğlanı kanatları altına alıyor tabi yaptığı şeyden dolayı. Ana'nın bahanesi ise buna dayanamaması felan. Kalbinin kırılmasını tekrar istemiyor, düşündüğü gibi biri değil, zaten tecavüzü de atlatamamış beyni kesinlikle düzgün çalışmıyor çocuk konusunda. Sanırsın canı sıkıldı da girdi hapse çocuk, o kadar umursamaz bence. Holly ve kuzeni ile eve çıkan Ana ise Elijah'ın hapisten çıkış gününde gidip onu motoruyla alıyor ve evlerinde bir oda veriyor. Sonra çocuğun inatla konuşmak istemesine rağmen bir türlü ona yüz veremiyor, sizi fitil ediyor, uyuz ediyor, terliği kafasına atasınız geliyor.

Elijah kesinlikle onu kaybetmeye hazır değil ama inatla her girişimi geri tepince bir ara tökezliyor gibi oluyor, vazgeçecek gibi oluyor. Ama Ana nihayet aslında ne kaçırdığını fark ediyor da (son on sayfada felan hani) kitap bir nevi mutlu bitiyor diyebiliriz. Tecavüzcüye ne oldu derseniz 7 yıl hapis yiyor, onu da belirteyim.

Seri bir üçleme ama üç kitabında da aynı karakterleri mi anlatacak bilmiyorum. İkinci kitap hamile olan Holly ve eski aşkı, ev arkadaşı, Ana'nın kuzeni Jackson hakkında olabilir gibi geliyor. Kitabın bana yaşattığı travmatik şeyler ve de inanılmaz sinir bozucu kadın karakteri yüzünden 3 yıldız çok gelmiş bile olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Yine de serinin devamını okuyacağım, bundan daha sinir bozucu olamazlar heralde -_-






Yorum Gönder

0 Yorumlar