Kitap Yorumu: Boyalı Kuş | Jerzy Kosiński

Orijinal adı: The Painted Bird
Yazar: Jerzy Kosiński
Yayınevi: E Yayınları
Sayfa: 172



Boyalı Kuş, bir çocuğun 2. Dünya Savaşı esnasında başına gelen korkunç olayların romanı. Birçok ailenin yaptığı gibi annesi ve babası, para karşılığında çocuğa bakması için bir aile bulur. Ancak bu girişim başarılı olmaz... Esmer olması sebebiyle halk tarafından "Çingene ve Yahudi" olarak nitelendirilen kahramanımız, o köyden bu köye kaçar durur. Çingenelik ve Yahudiliktir onun boyası. Yer yer kendisinin kötü bir ruh olduğuna inanır çocuk. Makro savaş, çocuk ruhunda mikrolaşır.

"Ne kadar çok insandan nefret ediyordum ben de. Bir gün geri dönüp evlerini ateşe vermeyi, çocuklarıyla hayvanlarını zehirlemeyi, onları dipsiz bataklıklara çekmeyi kaç kere düşledim. İblislerin adamı olmuş, onlarla anlaşma yapmıştım." der kahramanımız.

Yaşadıklarını çocuk kalbiyle anlamlandırmaya çalışır; "Buldum"der . "Her şeyin nedenini anlıyorum şimdi. Tanrının neden yakarışlarıma kulak asmadığını, neden Garbos'un beni tavana asıp dövdüğünü, neden dilsiz olduğumu, hepsini anlıyorum. Bütün bunlar kalmuklar gibi kara gözlü, kara saçlı olduğumdandı. Bilinmeyen bir iblisin isteğiyle bu vahşi soydan gelmiştim, bağışlanmama imkân yoktu..."
Bu kitap sırf merakımdan elime alıp okuduğum ve inanılmaz rahatsız olup bitirdiğim bir kitaptı. Sırf evdeki kapağı nette güzel bulamadım diye kendim çektim hatta, kapağından sorunlu olduğu belli zaten. 

Yine pek bir şey hatırlayamadığım ama yer yer bazı olayların aklımda yer ettiği bir kitap Boyalı Kuş. Küçük bir çocuğun gözünden İkinci Dünya Savaşı anlatılıyor ve öyle bir travma geçiriyor ki, eve dönebildiğinde aylarca konuşamıyor. İkinci Dünya Savaşı'ndaki Yahudi-Alman ilişkileri ve yapılan işkenceler gerçekten rahatsız ediyor. Özellikle kasabanın kadınlarının adı fahişeye çıkan bir kadına şişe ile yaptıkları var ki, unutamıyorum olmuyor. 

Aynı şekilde bu kitabın yazarı da garip. Jerzy Kosinski Polonya asıllı bir yazar. Ve savaş zamanında da küçük bir çocuk. O yüzden hep kendini anlattığını düşünmüşümdür ben, kendi gözlemleri belki de o dilsiz çocuk kendidir diye. Çünkü 58 yaşında intihar ediyor yazar. Hatta yanlış hatırlamıyorsam başına poşet gibi bir şey geçirerek. Yöntemi bile ne kadar sorunlu bir hayat yaşadığını anlatıyor. Belki Stefan Zweig gibi savaşta şahit olduklarına dayanamıyordur. Nedeni her ne olursa olsun, yazarın hayatının garipliği kitabından anlaşılıyor. 

Kesinlikle rahatsız olacağınız bir kitap, 3 yıldızı vermem de bu rahatsızlık hissi.






Yorum Gönder

0 Yorumlar