23. ÜKG Blog Turu: Kocan Kadar Konuş | Şebnem Burcuoğlu


Bu seferki ÜKG blog turunun konuğunda bizden bir yazar ve evlilik baskısı üzerine sitemini kaleme alıp okuyanları bol bol güldürdüğü kitabı Kocan Kadar Konuş var.

Tur Takvimi
23.03 - Kitap Esintisi – Kitap Yorumu



"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş atasözü, anneannem Peykerin lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…

Türk toplumunun klişesidir, eğer yaşınız 30lara yaklaşıyorsa bir "evde kalma" muhabbeti başlar. Ondan sonra da tabi tüm aile seferber olup size bir kısmet bulmaya çalışır. İşte Kocan Kadar Konuş'taki aile bu işi bir hayli abartmış kesinlikle.

Üç kız kardeşin en büyüğü olan Efsun 30 olmuş ama hala koca adayı bulamamış, aslında çok da aramayan bir insandır. Ama ailesinin gazıyla öyle bir evlenme manyağına dönüşür ki en sonunda kendi bile neye dönüştüğünü tanıyamaz. Beyni tamamen yıkanan Efsun, çocukluk aşkı Sinan'a da rastlayınca zavallımın bütün ailesi seferber olup kızı hepten delirtiyor mu bir de? Bu kısımlarda bir hayli güleceğiniz garanti.

Trip atmanın t'sini bilmeyen, cep telefonu karıştırmayı aklına bile getirmeyen ama bunların hepsini uygulayan; sırf oğlanı bekletelim ayağına anında mesaj atması yasaklanan ve merdivende bekleyip aşağı geç inen bir Efsun görüyoruz karşımızda. Halbuki kitaplarıyla mutlu mesut yaşayan, Sabahattin Ali ile sürekli kendi kafasında konuşan bu kızı kendi haline bıraksalardı işi daha kolay olurdu emin olun.

Sinan meselesine gelirsek, çocuk aslında bu kıza yanık. Ama Efsun öyle garip bir mutanta dönüşmüş ki çocuk bile dayanamayıp kaçıyor. Efsun ise kendi olmanın vakti geldiğini anlayıp geç olmadan işleri düzeltmeyi umuyor ve tası tarağı bırakıp Sinan'a yalvarmaya gidiyor diyebiliriz.

Kitap tam bir Türk kızı keşmekeşini anlatıyor. İyi ki böyle bir ailem yok dedirtti hatta bana. Siz siz olun, kendinizden şaşmayın bence.


Yazarın geçen gün Ayşe Arman ile yaptığı röportajı okumak için ise buraya bakabilirsiniz. 





Yorum Gönder

0 Yorumlar